2014. október 22.

Sen dilleri nasıl öğrenirsin?


Sen dilleri nasıl öğrenirsin?


Dil öğreniminde senin için neler önemli? Dilleri nasıl öğrenirsin? Sence en faydalı metot hangisidir? Eğer dil öğrenme programını kendin hazırlarsan içine hangi malzemeleri eklerdin? 
dil öğrenimi - ezberleme
Sen dilleri nasıl öğrenirsin?
                                          
Ders çalışmadan gerçekten dil öğrenilir mi?
Uzun bir süre içinde dil bilgisi öğrenmeden bir dil öğrenmeyi düşünemiyordum. Aslında gramerin tamamen vazgeçilebilir olduğunu şimdi de düşünmüyorum, çünkü gramer olmadan dil yoktur. Bana göre dil mantığını anlamayanlar ve oturup ders çalışmak istemeyenler dil bilgisinin faydasız olmasına inanırlar. Bir yabancı dil bile öğrenmeyi beceremeyenler bir dilin gramer çalışmadan öğrenilebilir olmasına ısrar ederler. Onlar, ‘kitabını yastığının altına koy’ felsefesinin temsilcileridir. Üstelik çaba göstermeden öğrenim yöntemlerine ısrar edenlerin çok iyi pazarlama teknikleri vardır: neredeyse hiçbir şey yapmadan bir yabancı dili öğrenebileceğine seni inandırırlar.
Bir dili çok iyi bir seviyede öğrenmeye yol açan en iyi metotlar, en hızlı ve en yararlı yöntemlerin ne olduğunu çok düşünüyorum.  Ben, aynı zamanda hep öğretmen ve öğrenciydim (ve bugün de öyleyim), bundan dolayı bu konu özellikle ilgimi çekiyor.  

İki kategori: ‘dil dehası’ ve ‘hiçbirşekilde’
Hayatım boyunca birçok, farklı yeteneğe sahip dil öğrenmek isteyen insanla karşılaşmıştım. Hayatımın belli bir döneminde bazı kişilerin asla bir yabancı dil öğrenemeyeceklerinden emindim. Fakat tabii ki bu doğru değildir.  Sanırım, bu karşılaştığım belli kişilerin dil öğrenmek için yeterli çaba harcamadıklarından dolayı bir dil öğrenemediler. Belli ki farklı yeteneklere, becerilere sahibiz. Görüşüme göre dil dehası dediğimiz hakikaten vardır, böylece hiçbir şekilde bir dil öğrenemeyecek kişiler de olmalıdır. Daha doğrusu, çevresinde o yabancı dil konuşulduğu halde dili öğrenmek zorunda kaldığı için hiçbir şekilde bir dil öğrenemeyecek olanlar da bir gün dil öğrenmeyi başarırlar.  Fakat eğer kendi çevresinde, yani kendi ülkesinde o yabancı dili öğrenmesi gerekirse çok büyük bir sorunla karşı karşıya kalacak çünkü oturup ders çalışmaya kendi kendini zorlamayı beceremiyor. Bu, bahsi geçen iki kategori arasında doğuştan olan yeteneklerin haricinde son derece önemli bir fark daha var: ‘dil dehası’ zorunda kaldığından dolayı değil, yaptığı şeyi sevdiği için çabuk öğrenir. ‘Hiçbirşekilde’ kategorisine düşen kişi ise dil öğrenmek için kendiliğinden kesinlikle hiçbir şey yapmaz.  Bir dilin zorunluluktan dolayı öğrenildiğinde başarıya ulaşmak inanılmaz şekilde zordur. Bu basmakalıp her alan için geçerlidir. Yani, kısaca yaptığın şeyi sevmen ‘gerek’.

Otomatik öğrenim ve mantık
Şimdi biraz metot konusuna dönelim. İki ana öğrenim ve öğretim yaklaşımının arasındaki uçurum çok büyüktür. Biri şöyle der: gramer, sözcükler, ezberleme! Diğeri ise: dilin keyfini çıkar, sevdiğini yap, ezberlemek yerine ses dosyaları dinle, kendini zorlama. Bu ikinci yaklaşım gerçekten çok caziptir! Eğer bu şekilde çalışsa çoktan 10 dil bile öğrenmiştim! Ancak hakikaten ikinci yaklaşımın çok daha cazip olduğunu kabul etmemiz lazım. Daha kolay gibi geliyor. Bu metot, esasen otomatik ve doğal öğrenimin ilkesini göz önünde bulundurup çocukların nasıl dil öğrendiklerine bakar.  Doğal bir şekilde, basitçe, oyun oynayarak … sözcük veya herhangi bir gramer kuralını ezberlemeden öğrenirler. Fakat yabancı dilleriyle sorunları olanlar çocuklar olmayıp (nitekim onlara bir şey öğretmemize gerek yok, kendiliğinden öğrenirler zaten, yani onlara herhangi bir metot satılamaz)  yetişkinlerin olduklarını unuturuz. Sanırım, beynimizin çocukların beyninden çok farklı çalıştığı çok açık. Onlar söylendiğine göre beyinlerin sağ tarafını kullanarak doğal bir şekilde dil veya başka bir şey öğrenirler. Biz ise çok daha rasyoneliz, bundan dolayı rasyonel yöntemlere, dolayısıyla mantığa ihtiyacımız var. Hiçbiri diğerinden daha iyi veya kötüdür diye bir şey yok, sadece farklılardır. Mantık, gramer açıklamaları ile rasyonelliğe gerçekten ihtiyacımız olduğunu kabul etmeliyiz. Sırf küçük bir yorum olarak şunu eklememe izin veriniz: 1-2 yıl içerisinde bir çocuk konuşmayı öğrenir (daha okuma-yazması yok), yetişkinler ise 3-4 ayda istedikleri her şeyi ifade edebilecek kadar bir dili öğrenebilirler (okuma-yazma ile beraber). 1 yıl içinde ise her konuda kendilerini rahatlıkla ifade ederek neredeyse anadilleri gibi yabancı dili öğrenirler. Fark sadece telaffuzdur: maalesef yetişkin olarak anadili konuşanlarının telaffuzunu taklit etmek daha zordur, fakat kesinlikle imkansız değildir.

İletişim kurmak mı düzgün konuşmak mı?
Ben, ikinci yöntemi kullanarak kesinlikle iletişim kurmayı öğrenirsin diyorum. Ancak bu durumda gerçekten doğru düzgün gramerle konuşmayı bilen çok az kişi vardır. Sadece bir ülkede yabancı olarak yıllardır yaşayan ama hala güzel bir şekilde konuşmayı öğrenmemiş insanları düşünelim. Bu insanlar 10 yıl içinde bile o ülkenin dilini düzgünce öğrenmezler. Asla öğrenmeyecekler! Diğer kategorinin temsilcisi, sadece gramer kurallarını ezberleyen ise yine problemlidir. O da konuşmayı asla öğrenmeyecektir (okuma-yazmayı öğrenir tabii).
Bütün bunlara dayanarak bu iki yöntemin karışımının doğru yöntem olacağını düşünüyorum. Eğer amacın ‘sadece’ konuşmayı öğrenmekse, ikinciyi seç, ancak eğer doğru düzgün konuşmak istersen, o zaman biraz gramer öğrenmek kaçınılmazdır! Çok şükür ki grameri bir oyun gibi kolayca öğreten öğretim metotları vardır, böylece grameri sevmeyenler de grameri herhangi bir sorun olmadan sindirebilecekler. Ben dilleri böyle öğreniyorum.  

Sen ne düşünüyorsun? En iyi metot hangisidir?

No response to “Sen dilleri nasıl öğrenirsin?”

Leave a Reply

E tu cosa ne pensI?